Mustafa Koç’un mirasını sürdürmek, hayallerini paylaşmak da ayrı bir onur
Şadan Kaptanoğlu Dikici denizci bir ailenin denizci bir kızı. Denize aşık bir kadın. Onun değerini bilen, koruyan kollayan bir insan. Aldığımız iki nefesten birini denizlerimiz sağlıyor diyor. 5 yıldır da TURPMEPA- Deniz Temiz Derneği’nin başkanlığını yürütüyor. Aynı zamanda İstanbul Golf Kulübü’nün değerli bir üyesi. Bizim için kendini, değerlerini, İGK’yı ve TURMEPA çalışmalarını anlattı.
Şadan Kaptanoğlu Dikici kimdir? Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ben denizci bir ailenin kızıyım. Gözümü maviye açtım. Kaptanoğlu Ailesi, eski ve köklü bir denizcilik geleneğinden geliyor. 100 yılı aşkın süredir Kaptanoğlu Ailesi’nin yaşam kaynağı deniz oldu. 100 yıldır ekmeğimizi denizden çıkarıyoruz, denizle nefes alıyoruz. Dedemin babası denizciydi, rahmetli dedem Hacı İsmail Kaptanoğlu ise Kaptanoğlu Denizcilik’in kurucusu olduğu kadar çağdaş Türk denizciliğinin tarihini yazan isimlerden de biridir. Aile şirketlerinde önemli olan sürdürülebilir olmak, bizler de bu zamana dek sürdürülebilmiş olmayı başardık. Ancak bu geleneği sürdürebilmek aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk. Bu nedenle köklü bir aile şirketinin başarısını geleceğe taşımak için her zaman daha fazla çalışmayı kendime görev bildim.
Ben ilk olarak kendi tercihimle İstanbul Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldım. Çünkü felsefe bana mantıklı olma, analiz yeteneğimi geliştirme ve her konuya farklı açılardan bakma becerisi kazandırdı. Felsefe eğitimimden sonra denizin çağrısını daha fazla duymaya başladım. Eğitim hayatıma İngiltere’de devam ettim. London City College Denizcilik Bölümünde okuduktan sonra o zamanki adıyla City University Cass Business School’da denizcilik, finans ve ticaret alanında yüksek lisans yaptım ve doktoramı da Montfort Üniversitesi’nde tamamladım.
Şu anda aile şirketimiz olan Kaptanoğlu Denizcilik’te Yönetim Kurulu Üyeliğimin yanı sıra DenizTemiz Derneği/ TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanı ve Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı görevlerimi de sürdürüyorum. Geçtiğimiz yıl ise dünya denizciliğinin en üst düzey kuruluşu BIMCO’nun (Baltık ve Uluslararası Denizcilik Konseyi) hem ilk kadın hem de ilk Türk başkanı oldum. Denizcilik sektöründe kadınların gücünü ortaya koyan Uluslararası WISTA Derneği (Women’s International Shipping & Trading Association) tarafından da 2018 yılında ‘WISTA İyi Niyet Elçiliği’ne seçildim. Tüm bu sorumluluklarım bana hem gurur hem de daha fazla çalışma azmi veriyor. Hem aile şirketimizin hem de Türk denizciliğinin başarısına katkıda bulunmak hem de bu başarıyı dünyaya tanıtmak için dur durak bilmeden çalışmaya devam ediyorum.
Sadece kendi şirketimiz için değil, sadece Türk denizciliği için değil, tüm dünya denizciliği ve denizlerimiz için çalışmalar yürütüyoruz.
Birçok şapkaya sahipsiniz, nasıl yetişiyorsunuz, işin sırrını bizimle de paylaşabilir misiniz?
Biz denizcilikte zaten çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Dolayısıyla benim için bu tempoyu sürdürmek pek de zor sayılmaz. Temsil ettiğim her kurumda yaptığım şeyler işimin bir parçası. Sadece sorumlulukları biraz daha farklı. Sonuçta sadece kendi şirketimiz için değil, sadece Türk denizciliği için değil, tüm dünya denizciliği ve denizlerimiz için çalışmalar yürütüyoruz. İşin sırrı, yaptığınız işi gerçekten sevmek ve gönül vermek.
Sistemini kurmuş ve önceliklerini belirlemiş bir insanım… Benim için ailem, çocuklarım her şeyden önce gelir. Daha sonra işim ve sektör sorumluluklarım. Sektör sorumlulukları artınca, geçici olarak kendime ayırdığım zamanı azaltıyorum. Asla aileme ayırdığım zamanı değil. Ben baktığınızda %100 bir anne ve eşim. Aynı zamanda bir evlat ve kız kardeşim. Kızlarım şu anda 11 ve 15 yaşlarında. Ne mutlu bana ki, hobilerimiz hemen hemen aynı. Aynı şeyleri yapmaktan zevk alıyoruz. Hepimiz sanata düşkünüz. Arada kuşak farkı var, ama çok sorun olmuyor. Birlikte konserlere gidiyoruz. Tatilleri genelde teknede birlikte geçiriyoruz. Denizdeyken hepimizi başka türlü bir huzur ve ev sıcaklığı kaplıyor. Bu kendi aramızdaki ilişkiye de yansıyor tabi. Bana bu kadar fazla çalışma gücünü de bu huzur ve ailemle paylaştığım sevgi veriyor.
Sanırım golf dersleri de almaya başladınız?
Golfe olan sevgim büyük olsa da kolumdaki rahatsızlık şimdilik buna izin vermiyor ama en kısa zamanda tekrar başlayacağım. İki kızım da, Eylül ve Güneş neredeyse iki yıldır kulüpte golf yeteneğini geliştirmeye çalışıyor, çok da zevk alıyorlar.
İGK’nın parçası olmak büyük bir gurur.
İGK- İstanbul Golf Kulübü’nün bu yıl 125 yılı kutlanıyor. Neler söylemek istersiniz?
Öncelikle İGK’nın parçası olmak büyük bir gurur. İGK Türkiye’nin en eski spor kulübü. Dile kolay tam 125 yıldır Türkiye’de birçok golfçünün yetişmesine ve burada yetişen golfçülerin yeni kulüpler kurarak golfün tüm ülkeye yayılmasına katkıda bulunuyor. Bu milli bir hizmet. İGK ülkemizin dünyaya açılan değerli bir penceresi, düzenlediği turnuvalarla golf dünyasında ülkemizi saygın bir ülke konumuna taşımıştır. Türkiye Golf Federasyonu’nun kurulmasına ve gelişmesine önderlik etmiş olan kulübün Onursal Başkanı merhum Mustafa Koç’un mirasını sürdürmek, hayallerini paylaşmak da ayrı bir onur.
Deniz Varsa Hayat Var.
Biraz TURMEPA Hakkında konuşmak istiyorum. Şu an başkanlığını yürütüyorsunuz. TURMEPA neler yapar, hakkında neler söylemek istersiniz?
TURMEPA, büyük biz vizyonun eseri olarak 25 yıl önce Sn. Rahmi M. Koç ve Deniz Teniz Ticaret Odası’nın saygın yöneticileriyle birlikte kuruldu. 25 yıldır mesajımız çok net: Deniz Varsa Hayat Var, diyoruz. Hedefimiz, denizlerimizi karşı karşıya kaldığı kirlilikten korumak, herkesi bu konuda bilinçlendirmek ve bizlere nefes veren, hayat veren mavi denizleri gelecek nesillere bırakmak. Bunu başarmak için de devlet ve özel sektörün, halkımızın denizlerimizi savunması için projeler üretiyor, herkesin bu mücadelenin bir parçası olması için çaba gösteriyoruz.
Ben beş yıldır TURMEPA’nın başkanlığını yürütüyorum. Benim için çok önemli bir görev ve sorumluluk. Büyüklerimden teslim aldığım bu çok değerli görevi teslim en iyi şekilde devam ettirmek en büyük gayem. Bu anlamda çok güzel bir ekiple çok önemli işler yapıyoruz. TURMEPA üzerine düşen sorumluluğu 25 yıldır büyük bir istek ve özveriyle yerine getiriyor. Derneğimiz Nisan ayı itibarıyla 25. yaşını doldurdu. Bugüne kadar büyük başarılara imza attık:
- Çevre konusunda 30’u aşkın önemli proje yürüttük. AB projeleri ürettik, çevre ödülü geliştirdik, uluslararası konferanslar düzenledik.
- 8 milyon 300 bin öğrenciye çevre dersleri vererek denizlerimizi sevdirdik.
- Bu sayıları artırmak için 18 bin 500 eğitimci yetiştirdik.
- Gönüllü sayımız 9 bini aştı.
- Altı atık alım teknemizde Ege koylarında 38 milyon litreye ulaşan sıvı atık topladık. 2,8 milyon kilogram katı atığın denizlere karışmasını önledik.
- 2019 yılında başlattığımız Sıfır Atık Mavi seferberliğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önderliğinde ülke geneline yaydık ve bu projeyle ödüle layık görüldük. Sıfır Atık Mavi projesi ile denizlerimizin sorunları Türkiye’nin gündemine taşındı. Artık kamu ve özel sektör denizlerin öneminin daha da farkında ve denizlerimiz için herkes elini taşın altına koymaya başladı. Bu Sıfır Atık Mavi projesinin belki de en önemli kazanımı oldu.
Çocuklarımıza denizi sevdirmek ve denizleri korumayı öğretmek başlıca amaçlarımızdan biri. Bu nedenle eğitim projelerimizi hız kesmeden sürdürüyoruz. Salgın döneminde dahi hiç durmadık. Eğitimlerimizi hemen online taşıdık ve üç ay gibi kısa bir sürede 10 bin çocuğumuza ulaştık. Milli Eğitim Bakanlığı ile sürekli dirsek teması halindeyiz. Eğitimlerimiz Milli Eğitim Bakanlığı Dijital Platformu EBA’ya yüklendi. Bu sayede Türkiye’nin dört bir yanında çocuklarımıza ulaşıyoruz. Yürüttüğümüz kıyı temizleme etkinliklerimizle bireysel ve toplumsal olarak duyarlılığımızı deniz ve kıyıların korunması yönünde değiştirmeyi hedefliyoruz. Kişi ve kurumların gönüllü katılımını teşvik etmeyi, sosyal etkinliklere çevre faktörünü de kazandırmayı amaçlıyoruz. İnsanları gönüllü olmaya ve Sıfır Atık Mavi’ye destek olmaya çağırıyoruz.
Saydığım tüm bu başarılarla elbette gurur duyuyoruz. Ancak doğaya olan borcumuzu ödememiz için insanlık olarak daha çok büyük mücadeleler vermemiz gerekiyor. TURMEPA olarak daha yaşanabilir bir dünya için durmadan çalışmaya devam edeceğiz.
Aldığımız iki nefesten birini denizlerimiz sağlıyor. Çünkü maviliklerin altında da tıpkı karada olduğu gibi oksijen kaynağı ormanlarımız var.
Peki biz neler yapabiliriz, nasıl destek olabiliriz?
Her fırsatta şunu tekrarlıyorum: Aldığımız iki nefesten birini denizlerimiz sağlıyor. Çünkü maviliklerin altında da tıpkı karada olduğu gibi oksijen kaynağı ormanlarımız var. Ve bu mavi ormanlarımız maalesef, yüzde 80’i karadan gelen kirlilik nedeniyle hızla çoraklaşıyor. Son yüzyılda yarattığımız tüketim toplumu ve üret – kullan – at politikamız sebebiyle doğa üzerinde çok yıkıcı etkiler bıraktık. Canlıların doğal yaşam alanlarını işgal ettik. Doğayı bir rakip olarak gördük ve onu alt etmeye çalıştık. Bu düzenin faturasını da ne yazık ki çok ağır biçimde ödüyoruz. Unutmamalıyız, bizler doğanın sahibi değil, bir parçasıyız. Doğanın bize ihtiyacı yok, ama bizim yaşamak için doğaya ihtiyacımız var. Denizlerimizi korumak hepimizin görevi. Doğaya hükmedebileceğimiz yanılgısından kurtulur ve hemen harekete geçersek hala iyi şeyler yapma şansımız var.
Denizi korumaya bireyler olarak tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmekle başlamalıyız. Öncelikle üret-kullan-at düzenine son vermeliyiz. Hayatımızın her alanında sürdürülebilirliği esas almalıyız. Şirketlerin kurumsal duyarlılıkları da en az bireysel sorumluluklarımız kadar önemli. Çevre hassasiyeti ve toplumsal duyarlılıkları yüksek kurumlara çok ihtiyacımız var. Bu da önce insan kaynağını çevre konusunda eğitmekle başlıyor, üretimden hizmete, taşımacılığa kadar her sektörün çevre ayak izini azaltması ve sürdürülebilirliği maksimum seviyede gözetmesi gerekiyor.
Bu bilincin tüm toplumumuzda yerleşmesi için bireylerden kurumlara kadar, herkesin desteğine ihtiyacımız var. Bunun için derneğimize üye olabilir, gönüllü ailemize katılabilirsiniz ve birlikte ortak projelere imza atabiliriz. Kulübünüzde de Sıfır Atık Mavi bilinci oluşturmak için iş birliği yapabilir ve bu seferberliği birlikte yaygınlaştırabiliriz.
25 yıldır sürdürdüğümüz mavi yolculukta çevre hassasiyeti yüksek, sosyal sorumluluğu benimsemiş kurumlarla yol almak bizleri umutlandırıyor ve güçlendiriyor. Dilerim sürdürülebilirlik konusunda örnek çalışmalar yapan kurumların sayısı daha da çoğalır, STK’larla olan dirsek teması daha da artar ve denizlerimizi, gezegenimizi korumak için birlik oluruz.